Elbet kanatlanırsın
Elbet kanatlanırsın…
Anlarsın gideni çırpışından kanatlarını,
Kahkahasız bir kuş gibidir artık…
Altın kafesinde baygın bakıp
Yine de vatanım desin diye beklersin.
Farenjit bir horoz sessizliğinde,
Sabahların, geç duyulmuş bir günaydındır artık.
Saatleri ayarlayan enstitü kapanmış,
Asık yüzlü grotesk bir piyes perde açmıştır.
O bildik klişelerden ırak,
Kırmızı başlıklı safdilik kurt,
Bildiği her lisanı diline bıçak gibi saplayan,
Keskin düşlü bir kız tarafından avlanıyordur.
Elbet kanatlanırsın…
Hem kız hem de erkek ismi olarak kullanılabilen,
Yazılışları aynı ama acıları farklı kelimelerdi mevsimler,
Göçtürüp gitmenin tam zamanıymış gibi seslenen.
Bekleyenin uzaktan usulca seslendiği,
Gecikenin mutlak değer bir sebebinin olduğu…
Gülüşü sezaryenle alınmış bir yüzün tebessümünde,
Gözün göze değdiği anları sayarken bulursun aklını.
Duyarsın sen de,
O tüylerin, açıldığında nasıl yaldızlandığını sesimde,
Geldiyse vakti eğer,
Elbette kanatlanırsın,
Uçmak için de
Kaçmak için de
Konmak için de