Sanmak Derken
Hani , öyle sanarsın da bazen,
Bir gölge kadar gerçektir oysa gördüğün.
Bakarsın, yüreğin gözbebeklerinde ışırken ,
Yansıtmaz seni , gülmece bir panayır aynası kadar bile.
Öyle sandım ki seni ,
(Kendimden hiç eksiltmeden,
Tüketmeden seni fikrimin başköşesinde)
Senin için eğilmeye hazır bir "Başak -ken tutmaya engel olan bir çeşit tahıl hastalığı" oluverdin.
San'maya devam ettikçe ben ,
"Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerden biri" oldun
"Kar fırtınasından sonraki durgun hava" oldun.
"Vücudun bir parçası" olmaya başladın en sonunda.
Hani , öyle sanmıştım ya,
"Herhangi bir şeyi, neyse o yapan nitelik"
olmadığını anladım bir sabah,
(tuhaftır ,insanın kulaklarını elleri ile sıkıca kapatıp
adını ve soyadını avazı çıktığı kadar bağırması)
"geldik fakat evde yoktun" kavilindeki gibi bir not sana :
Senin için san'dıklarım ,
Senin toplamından o kadar büyük olmaya başlamıştı ki ...
Seni yaşamaya kalkmak , beni inkar etmek olacaktı.
Ben de o yüzden ,
Camlı vitrini olmayan ,
Sesiyle fayton tıkırtıları ile dolu bir longa tadı veren,
Eğer umut'u benzetebileceğin bir cisim var ise ,
İşte onun en tıknaz yerine sahip,
Ve fakat , baştan ayağa gerçek olan birine akıyorum.
sadece kal...
Alıntılar : Türk Dil Kurumu Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü ve Genel Türkçe Sözlük
Hakan SUSUZ
2009 İzmir