Yazarsın
Kalemin mürekkebi yutması değildir
Ya da bir beyaz kâğıtla hasbıhal etmesi.
Aklın hatıratıdır, hatıra yaratmayan bir hayatın öyküsü…
Öyle öykü dedimse uzun uzadıya şeyler değildir.
İlk kez gittiğin şehirlerden
Magnet toplar gibi tarih üretirsin.
Bir Bedesten, sonbahar olur seninle,
Eserlerine dokunulup kaçılmış bir müzede kış,
Her kentin bir meydanı vardır elbet,
Ki adım attığında ismi yaz olur.
Tahinle pekmezin damağında tatlanması gibi,
İlkbahar kondurursun sofraya…
Sonra ansızın,
Susarsın,
Tüy bitmez dilinde,
Fikrine bir konuşma balonu kurşunlanır kalemle,
Bildiğin her dilde ismimi yaz diye.
Uyursun,
Gözlerinin rengine ufuk olur kaşlarının çizgisi.
Yol bilir yürürsün, elinde eski bir takvimle,
Gittikçe gençliğim, gittikçe on yedi yaşın.
Gülersin,
Yapraklarını döken son yaz rüzgârı olur dudakların.
Kahkahalar kuş gibi kanatlanır ağzının ucundan.
Soluklanırsın,
Gölgelenmiş yaprak olur paresi ciğerlerimin.
Bronşlarına kıvrılır kalırsın.
Teninde tüy kımıldasa,
Satır olursun yeni bir şiire.
Bir lisan bilen herkes yazar,
Kanarsan yazarsın, yazmak için kanamıyorsan…