HAKAN SUSUZ kişisel sitesi

    • Aydınlanma , kendini sözcük sözcük anlatabilmekle başlar.
Üyelik Girişi
İçindekiler
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam61
Toplam Ziyaret88132
Hava Durumu
Oyunculuk

Yanarsın

Tahammülen

Yanarsın


Kızgın çeliğin suya değdiği anda çektiği acıyı,

 Bilemez ki bir demircinin karbon kokan elleri.

İsli sancısı duman olup uçarken,

Hiçbir şey gibi kaybolmaz o da atmosferde.

Bu coğrafya yoran yolculuğun uğraşıydı,

Lafın bir türlü sana kendini getiremeyişi.

Oysa bir kapının belli belirsiz tıkırtısıydı başlatan,

Kül ettiği ormandan habersiz vasati bir kibrit çöpü,

Aralık kalmış kapıdan başını uzatan bir esinti,

Kırmızıdan sonra yanan sarının verdiği telaş,

İlerleyen sırada atılan kısacık adımın sesi…

Belki bir roman yazarı olsa,

O üç beş saniyeyi betimlese şöyle derdi;

Hiçbir iklimden diğerine geçerken, son öğlen güneşi böyle yakıcı olmamıştı. Saat belki ikiydi, belki de iki kişiyi bir araya getirmeye kurulmuş herhangi bir zaman dilimi. Doğacak olanın ağlayışından gelecek o ilk çığlığı bekler gibiydi. Sesin, dalga dalga, hiçbir nesneye dokunmadan, örsün kendi çekici tarafından parçalanarak bedenimde yer etmesi sanki.

Oysa ne kıvılcım vardı havada ne de olacağına dair siren sesi.

Hayat kendi sessiz filmine fildişi notalar vuruyordu.

O andan sonrasını yarım bırakacak,

Göz ucuyla kollanan son parça yemek gibiydi gelecek.

Karşılığı olmayan bir türüdür içinden konuşmak, iletişmenin.

Sen’ce bilmeden söylenmiş her söz gibi,

Üç nokta ile dolu bir konuşma balonu olarak kaldı.

Ve içimde bir orman gibi filizlendi fikrin.

Kanamaz zırhtan kalbim var sanırdım ya,

Yanarken kanamak olmazmış.

 

 

 

 

 

 

 

 


Yorumlar - Yorum Yaz